Geçen yıl mayıs ayının sonunda yapılan kongrede mevcut başkan Sadri Şener’in aday olmadığı ve 3 adaylı seçimi kazanarak Trabzonspor Kulübü başkanlığına gelen İbrahim Hacıosmanoğlu zor durumda.
2010-2011 sezonu ve 3 Temmuz süreci söylemleriyle özellikle taraftarların oylarıyla seçimi kazanan Hacıosmanoğlu sürekli olarak da “En geç bir ay içinde kupa Trabzon’a gelecek” ifadeleri karşısında iyice sıkıştı.
Seçilir seçilmez iki yöneticisini adeta azleden Hacıosmanoğlu’nun yanındaki yöneticiler birer birer ayrılmaya başladı. Ayrılan yöneticilerin çoğunluğunun “Biz” değil “Ben” sistemini seçtiğini öne süren istifacı yöneticiler Hacıosmanoğlu’nun kulübü daha ileriye götürmesinin mümkün olmadığını açıklamaya başladı.
Trabzonspor’un ekonomik sıkıntısı elbette İbrahim Hacıosmanoğlu ile başlamadı. Nuri Albayrak dönemi yönetimi 40 trilyon borç ile bıraktı gibi görünse de 10 trilyonu kulübün vergi borcuydu. Albayrak için “Akyazı” hayal diyenler vardı. Albayrak, buranın tapusunu Trabzonspor’a almıştı. Ancak Sadri Şener yönetimi “Biz Akyazı’yı yapamayız” diye devlete geri verdi. Hayal olarak anılan Akyazı’da şimdi dev bir stadyum yükseliyor.
Albayrak’tan sonra Sadri Şener, ilk döneminde borcu ikiye katlayarak 80 trilyona çıkardı. Bu süreç içinde Trabzonspor’un kasasına hem UEFA’dan hem de TFF’den yaklaşık 100 trilyonluk bir ekonomik girdi sağlandı. Şener, yönetimi bırakırken, Trabzonspor’a tarihi bir borç devrediyordu.
Borç dağları aştı
Resmi kayıtlara göre 170 trilyonluk borç bana göre gayri resmi olarak 200 trilyon. Ve şampiyonluk kadrosu dağıtıldı. Bu mevcut kadro oluşturuldu. Bunun hesabını kim vermeli?
Hacıosmanoğlu’nun söylemlerini yerine getirememesi, özellikle genel kurul üyeleri tarafından olumsuz arşılanıyor. Çünkü kulübün durumu her geçen gün daha kötüye gidiyor. En önemli unsur ise Hacıosmanoğlu’nun takımın içindeki futbolculara karşı dengeleri bozması oldu. Dünya yıldızı diye lanse edilerek transferleri gerçekleştirilen Maluoda ve Bosingwa gibi oyuncuların takıma katkısı olmadı.
Teknik direktör olarak sezon başında göreve getirdiği Mustafa Akçay ve ekibinin Avrupa kupalarında aldığı başarılı sonuçlar içerideki ateşi dışarıya pek yansıtmıyordu. Çünkü Başkan Hacıosmanoğlu ile dönemin teknik direktörü tamamen görüşlerinde zıt kardeşler gibiydi.
Trabzonspor’da en kısa zamanda taraftarın önüne sandık kurulmalı. Başkan Hacıosmanoğlu’nun, seçim stratejisine göre yaptığı listesini yenileyerek güven tazelemesi normal karşılanmalı. Kimi görüş ise Hacıosmanoğlu’nun görevini bırakması yönündedir. Ancak her iki görüşte bana göre Trabzonspor’u huzura kavuşturacak bir eylem sandık olmalı.
Trabzonspor’da bir kere konsensüs sağlanmalı. Dargınlar barışmalı. Herkes Trabzonspor’un çatısı altında bir araya gelmeli. Yönetimlere Trabzonspor rozeti ve etiketi takarak nemalananların yerine bu kulübe yeni projeler kazandıran yöneticiler gerekir. Başkan mı kim olur?
Bence, bir ortak akıl ekibi oluşturulmalı. Onun arasından başkan seçilmeli. Kimse küsüp bir kenara çekilmemeli. Böyle gittiği sürece “Anadolu Devrimi” yapan bir kulübün durumu hiç de iyi olmaz.