Şimdi bu başlıktan ne çıkarmamız gerektiğini herkes çok iyi biliyor; ama kimse de bunu çözmek için bir şeyler yapmıyor.
Konu herkesin bildiği gibi Roberto Carlos'un geçici lisansla teknik adamlık yapması. Bu fedarasyonun ve adamcılığın bir sonucudur. Roberto Carlos, futbolumuza cok şeyler katabilir, iyi oyuncuları ülkemize getirebilir; ama bu onun ayrıcalıklı olmasını gerektirmez. Niçin derseniz? İlkokul ve ortaokul mezunları Pro-lisans diplomasına basvuramıyor. Yıllarca milli takıma hizmet etmiş Galatasaray'da efsane olmuş Tugay Kerimoglu, Suat Kaya, Arif Erdem gibi değerli hocalarımız Pro-lisans alamıyorlar. Onların Roberto Carlos'tan farkı ne?Asıl onların ayrıcalıklı olması lazım; çünkü bu hocalar yıllarını Türk futboluna adamışlar. Onlar için de bir yol bulunması gerekiyor. Asıl Tugay Kerimoglu'na lisans verilip bu örnek alınarak Roberto Carlos'a lisans verilmeli, yoksa Roberto Carlos'a verildi, diğer Türk hocalara da lisans verelim zihniyeti olmamalı. Zaten biz Türk toplumu olarak hep yabancılara hayranlık duyarız. Yabanci oyunculara trilyonlar veririz. Bizim Türk oyunculara geldi mi sıra sen bizim evladımızsın.Nereye kadar evlat? Asıl kendi oyuncuna sahip çıkacaksın. Yabancı oyuncu paraya bakar. Para yoksa oynamaz; ama Türk oyuncu yüreğiyle oynar. Aynen Türk antrenörleri de böyledir. Takımı ayakta tutmak için parayı 2. planda tutar, sanki ekonomi bakanıymış gibi takımın mali işleriyle de uğraşır. Bu dediklerim genelde takım olamamış kulupler içindir.
O yüzden kendi Türk antrenörlerimize sahip çıkmamız lazim, yoksa Carlosmuş, Alexmiş hepsi yalan. Tek gercek Türk futbolunun gelişmesidir. Yılmaz Vural, hocamiz da buna en sert şekilde tepki göstermiştir. Bütün Türk hocalarmızın da tepkisini göstermesi gerekir. Türk futbolunun en iyi yerlere gelmesi dilegiyle.