Değerli spormaraton takipçileri, öcelikli olarak sizlere sporun kısaca bir tanımını yapmakla yazıma başlamak istiyorum. Spor, kişinin sağlığını koruyan sosyal davranışlarını düzenleyen zihinsel,biyolojik, pedagojik ve sosyal bir olgudur.Bu tanımın içersinde yer alan sosyal,biyolojik ve de pedagojik terimler kendi içersinde büyük önemler arz eden cümlelerdir,şöyle ki kişinin sporla sosyalleşmesi demek içine kapanık bir birey olmaktan kurtulması anlamı taşımaktadır, pedagojik ise çocuklarımızın ana sınıfından itibaren beden eğitimi ve spor derslerini alması uygulaması ve de uygulatılması çocuklarımızın mükemmel bir bireyler haline dönüşmesi anlamı taşımakta,biyolojik boyutu ise sporun sağlığa katmış olduğu şeyleri yazmaya kalksam herhalde 2 ya da 3 sayfa yazmamız anlamına gelmek demektedir.Bu yüzden spor yapmak yapmayanlara da teşvik edici ve de motive edici şeyler söylememiz gerekmektedir.
Günlük yaşamımıza sporun olumlu katkısı ve de yapmış olduğumuz bazı yanlışlıklar hakkında sizlerle birşeyler paylaşmak istiyorum. Dünyada özellikle de ülkemizde OBEZİTE aldı başını gidiyor bunun tek nedeni ise şudur "HA-RE-KET-SİZ-LİK"tir örneğin bir günümüzü ele alalım sabah kalkıyoruz sabah kahvaltısı yapıyoruz ve de ayakta birşeyler atıştırıyoruz öğlene doğru abur cubur şeyler yiyoruz öğle yemeği ya yiyoruz ya da yemiyoruz akşam eve gelip yemek yiyoruz ve de daha sonra televizyonların karşında geçirilen 5 ya da 6 saat hepinizin gerçekten de tam beni yazmış dediğini duyar gibiyim.Böyle olunca da yediğimizi yakmadığımız için sonuç obez toplumlar obez çocuklar ortaya çıkıyor hastalıkların tek nede ise yine hareketsizklikten kaynaklanıyor sizlere yapılan bir araştırmadan çok çarpıcı bir örnek vermek isityorum Almanya'nın Köln şehrinde bulunan ve de Dünya'nın en büyük spor akademisi olarak kabul edilen ''KÖLN SPOR AKADEMİSİNDE'' yapılan bir araştırmayı yazıcam 3 yıl boyunca spor yapan 100 kişi ve de 3 yıl boyunca spor yapmayan 100 kişiyi hastahaneye gitme oranlarını araştırmışlar sonuç gerçekten spor yapmayanlar için tam bir vahim tablo ortaya çıkarmıştır spor yapanlar 3 yıl içinde 2 ya da 3 kez çok hafif soğuk algınlığından dolayı hastahaneye gitmişler; ama spor yapmayanlar 3 yılda 20'den fazla olarak hastahaneye gitmişler hem de kalp,eklem rahatsızlıkları,obezite ve de kötü sayılabilecek hastalıklarla hastahaneye başvurmuşlardır. Aslında bu örneği okuyan her spormaraton okuycularının hemen bir profosyonel spor salonuna gitmelerini, gidemeyenlerin de en azından kendilerini hareketsizlikten kurtaracak yöntemler bulmaları gerekmektedir.
Vücut geliştirmenin günlük hayatımızdaki önemini sizlere anlatayım. Hepimiz çarşıda, pazarda alış-verişte vb yerlerde evlerimize dönerken mutlaka ellerimizde bir ya da birkaç poşet veya evde bir eşyayı bir yere kaldırırken taşırken erken yorulur muhtemelen bir sonraki günde her tarafımız tutulur ve bu tutulmaının neticesinde kendimizi 1 ya da 2 gün kötü hissederiz işte vücüt geliştirme yapan bir kişide bu yazdığım kuvvetsizlik ve de bir sonraki gün laktik asit birikmesi yani yorgunluk olmaz; çünkü kasları maksimum derecede çalıştırarak hem kas hem de kemiklerimizi kuvvetlendirdiğimizden dolayı bunların olması imkansızdır. Sizlere evlerimizde çok basit şeylerle kaslarımızı nasıl geliştirebiliriz ve de nasıl kuvvetlenebiliriz onu yazayım. Örneğin evlerimizde bulunan 2 küçük su şişesi ile omuz,kol,arka kol kaslarımızı, evde bulunan toz fırçalarımızla gögüs ve de yan yağlarımız yakıp kuvvetlendirebiliriz.Ayrıca evde bulunan kalın bir kitap ile (CALF) arka alt baldırlarımızı ve de bacaklarımızı geliştirebiliriz.Bu yazdıklarım evde çok basit olarak kendimizi geliştirebileceğimiz çok basit şeylerdi umarım hepimiz üzerimizden bir an önce bu hareketsizlik illetinde kurtulur daha "SAĞLIIKLI GÜNLER YAŞARIZ" bir sonraki yazılarda görüşmek ümidiyle saygılarımla....