- Haberler
- Futbol-Milli Takım
- Fatih Terim'den Hücum Emri!
Fatih Terim'den Hücum Emri!
Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, Haliç Kongre Merkezi'deki 23. Uluslararası Antrenör Gelişim Semineri'nde teknik adamlara tavsiyelerde bulundu
"Yabancı konusunda kulüp başkanlarımız ve temsilcilerimizle yaptığımız toplantıda, bana saygı ve sevgiyle davranan, emeğe saygı gösteren, tecrübeye saygı gösteren ve çok güzel bir toplantı geçmesini sağlayan başkanlara ve temsilcilerine teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca sayın Gündüz Tekin Onay'ı da saygıyla yad ediyorum, Allah rahmet eylesin. Yabancı misafirlerimiz bir telefonumuzla bir küçük davetimizle geldiler, teşekkür ediyorum".
"3 senede bir yapacağız bu tür sempozyumları.. Sadece teknik anlamda değil, sağlık, idari ve ekonomik anlamda, sosyal anlamda da bir grup ile bölge bölge bir yerde toplanarak bu konudaki arkadaşlarımızı yeniliklerle buluşturmak üzere yeni bir düşüncemiz var, zaten her türlü, birlikte olacağız".
"Düşündüm taşındım, çağdaş futbolda takım yönetimi diye bir başlık düşündük.. 1990-2014 arası süreçte çok şeyi değiştirdik, beraber yaşadık. Aşağı yukarı 20'ye yakın oyuncu Avrupa'ya göndermişiz. Hakan Şükür, Okan Buruk, Arif Erdem, Emre Belözoğlu, Hakan Ünsal, Tugay Kerimoğlu, Tümer Metin, Alpay Özalan, Ümit Özat, Rüştü Reçber, Nihat Kahveci, Fatih Tekke, Gökdeniz Karadeniz ve Arda Turan... Bayağı bir grup gitmişiz. Yakın bir süre de olsa gitmişler.
Akdeniz Oyunları, ardından Mustafa Denizli ile Avrupa Şampiyonası, Şenol'la dünya üçüncülüğü hep böyle gelmiş, demek ki biz ortaya bir felsefe koymuşuz, teknik adamın bir felsefesi olur. Bu felsefe içinde o gayeye hizmet edecek arkadaşlar seçeriz. Felsefe oyun felsefesi olmalıdır. Bugün Pro lisans sizden tekniği saha içinde, saha dışında idare organizasyon, sevk, yöneticilik kısmında transfere müdahale istiyor. Pro Lisans en üst seviyede teknik adam da ötesi bir şeyler istiyor. O günkü şartlarda şahsım adına geliştirdiğim felsefe şuydu. Çok önemli takımlarla oynadım ama mağlubiyetlere mani olamadım. 10 kişiyle defans yaptırdığımızda da olamadık. O nedenle yenileceksek hücum oyunuyla yenilelim dedim. Milli takımdaki başarılardan sonra her gittiğimiz yere felsefe koyduk ama geliştirerek devam ettik. Ben kulübe 1996 yılında gelince 18 takımın 15'i Türk antrenör değildi. Olanların 2-3 maç şansı vardı. Bugün 18'in 16'sı Türk antrenör. Her sene böyle gidiyor. Demek ki bu süreci Türk antrenörü iyi geçirmiş. Her başı sıkıştığında yabancı antrenör tercih edenler güveniyor olmuşlar bize. Ancak kendimizi geliştirmekten geri durmamalıyız. Futbol 15-20 sene önceye göre daha hızlı ilerliyor. Buna adapte olmalıyız. Bir defa kaçırırsanız yakalamak zor oluyor".
"Takım arkasındaki takım denilen stuff her takımın parçası oldu. Avrupa şampiyonasına 22+3 oyuncu ile giderken 35 stuff vardı. Eğitim dairemizde yeni görevler koyduk, yeni meslekler koyduk. Analiz, scout, fizik kursları ve sempozyumları açıyoruz. Yakın gelecekte bu sayı artacak. Taner hoca ile Şenes Bey zamanı aldık dosyayı kaleci antrenörlüğü için gittik. Şenes bey başka bir şey için geldim sandı, nasihate geçecekti ki, parayla pulla işimiz yok dedim, sadece kaleci antrenörlüğü istediğimizi söyledik. Kalecileri ben çalıştırıyordum, ama olmuyordu tabii. Bugün binlerce kaleci antrenörü var. Söylediğim mevkiiler de zamanla yerine oturacak. Performans, sağlık ekibi, iletişim ekibiniz olmak zorunda. Destek ekipleri sizin yardımcınız, bu git gide genişliyor, genişleyecek".
"1990-2000 arasında birçok yıla sığmayan atılımlar yaptı Türk antrenörlüğü. Türk futbolu buraya emanet. Bu nedenle gelişimimizi bırakmamalıyız. Hiç bir şey yeterli değil. Her gün yeni bir şey çıkıyor. Yeni e-bilgi uygulamamız, sağlıkla başlayan, antrenmanla devam eden şifreyle girilen bir siste, bu daha da gelişecek.
"Ben hücum anlayışını kafama koyduğumda, zaten yenilmişiz 70 senedir yenilmek kolay, yenmek olay diye basit bir felsefe ile yola çıktım. 1998 yılında Müfit hoca Bülent Ünder birlikteydik, ben bu sistemi değiştireceğim dedim. Bülent hoca itiyatlıdır, 2 sene şampiyon olduk, 5 puan öndeyiz ne gerek var dedi, burası için yeterli ama Avrupa için yetmeyebilir dedim..O gün 3-5-2 olan sistemi 2-5-3'e çevirdiğim zamandır. Popoescu'yu çağırdım, akıllı bir oyuncuydu, oynar mıyız bu sistemi dedim, oynarız dedi ve başladık. Galatasaray, Fiorentina, Milan hepsinde bu dediğimden vazgeçmedim. 32 yaşında Ankaragücü antrenörü olurken da bu söylemin 3 kelime gerisindeydim. Ankaragücü, Göztepe, milli takım.. Söylediklerimden geri adım atmadım. Hücum adına gelişimler sağladım".
"Neden özellikle felsefe diyorum. Eğer inanıyorsanız denemekten, geliştirmekten vazgeçmeyin. Zaman hep başarı ile geçmedi. Tatsız zamanlarımız da oldu ama geri çekilmedik. Ben Türk antrenörüyüm. 2015 değil, sene 1998'de buna cesaret ettim. Ali Sami Yen'de değil dışarıda da oynadık, milli maçlarda dışarıda da oynadık aynı felsefeyle. Demek ki sevk ve idarede, felsefe, oyun anlayışı, beraber çalışacaklarınızı, literatüre ayak uydurmayı benimsemeniz gerekir. Daha önemlisi karar alıp uygulamaktır. Kulübede kenarda saniyesinde karar vermek öyle kolay değil, antrenör kararlı olmalıdır, sonrasında sonuçlarına da katlanmalıdır".
"Dar alanda oynamak isteyen, topu kaptırdığında veya kazandığında ani reaksiyon gösteren bir takım vardı. Belki o gün ismi konmadı ama bu yadsınamaz. Bazı takımların oyununu çok seviyoruz, örnek de alıyoruz ama Türk futbolcuları belki de bunu tüm sahaya ve 90 dakikaya yayarak yapmaya çalıştı. Ben bu felsefeden geri adım atmadım. Güzel oyundu felsefem. Güzel oyun istiyorsanız alıcı bulursunuz. Oyun nasıl olursa olsun ben kazanayım, 18'den çıkmayayım bir kez gider atarım diye bir oyun olmaz, olsa da mutlu etmez. Bizim takımlarımızda sizinkiler kadar şöhretli oyuncular yoktu diyebilirsiniz. İnsanlar yapabileceklerinin maksimumunu yaparlar, küçük dokunuşlarla kendi takımlarınızı yaratabilirsiniz. Oynamayı amaçlayın, bir gün mutlaka kazanacaksınız".
"10 kişi topun arkasında, itirazım yok. Nerede topun arkasında kendi sahasında. Zaman zaman evet ama rakip sahada 10 kişi olup orada rakip karşılanabilir mi? Evet. Günümüzde kontratak büyük bir silah ama unutmayın oynayan kazanıyor. 10 kişi ileride karşıla. Topun arkasında oynayan doğru oynuyor, yok öyle bir şey".
"1994'te Dünya Kupası'na gittim Amerika'ya. Dönüşte orada çıkanları anlatmaya geldik, hoca yenilik ne nedir dediler, ben de yenilik bu Dünya kupasında çok yetenekli diye addettiğimiz oyuncuların diğerleri kadar koşmasıdır dedim. Örnek olarak Bergkamp'ı verdim. Sene 2015 Robben diyoruz, sağ bek gibi gidiyor geliyor. Veya Ronaldo bile böyle gidip geliyor diye konuşuyoruz. Artık dünya yetenekli oyuncuların da diğer oyuncular kadar mücadele edip koşmasını istiyor. He şey koşmak mıdır, doğru koşmak diye de kavram vardır. Bu da literatürde olmalıdır"
"Sistem - taktik - seçim... Oyuncu tipi de değişiyor. Çabuk düşünen, gelmeden düşünen oyunculara ihtiyaç var artık. Futbol bizden ayakta kalmamsını emrediyor. Geldi, baktım, düşündüm, seçtim, bu zamanı artık vermiyor... Taktik anlayış önemlidir. Sürprizler de çıkacaktır, önlem alacak çalışmalar yapmalısınız".
"Bazı maçlarda çok coşkulu, antrenör eli değen takımlar görüyoruz. Ancak pozisyon azlılığı yaşanan maçlar var. Felsefeniz var, mümkünse çeşitlilik getirin. Bazı Avrupa takımlarını seyrediyoruz öyle bir kalıp koyar ki 1 cm dışına çıkmaz. Ama oyundan 1-0 mağlubum, bir takım risklere girmeyecek miyim? Yani B, C, D planınız olmalı. Risk alın, almadan bir şey olmaz.
"Tunca, Hamit ortada, sağda Kazım, solda Arda, önde Semih ve Nihat. Böyle gerektirdi oyun. Artık çeşitli mevkiilerde oynayacak değişik meziyetli oyuncular gerekli. Daha çok koşan, daha hızlı koşan oyunculara ihtiyaç. Eğer mümkünse 11 tane de yetenekli oyuncuyu kaleci dahil koyarım. Onların taktik disiplinde oynamasını sağlarsak büyük başarı sağlarız. O bunu yapamaz, bu burada oynayamaz devri kapanmıştır. Bu zaaf ortaya çıkarsa oyuncu değil antrenör zaafıdır. Kimse anasının karnında o mevkiide doğmadı. İhtiyaç olduğunda herkes her mevkiide oynayacaktır."
"Türk antrenörün kimseden aşağı kalan yanı yoktur. Becerili kabiliyetli esneğiz ama çalışmaya gelince o disiplinde değiliz. Olmaz denilen bir çok şey yapıldı, çok önemli maçlar oynandı. İnanın büyük dezavantajlarla oynadık. Biz herkesi yeneriz diye düşünüyoruz ama futbol bu değil. Futbol ciddi bir oyundur".
"Özel antrenman yaptırma fikrini atmıştım. Her oyuncunun eksiği vardır çünkü. Bir tip oyuncu vardır kovsanız antrenmandan gitmez. Takımı bu özveriye sokmanız gerekir".
"Bir ülkenin DNA'sı futboluyla doğru orantılı. Bizim insanımızın DNA'sı bir an evvel olsun diyor. Ben de bir an evvel kalede uzakta olmayı tercih eden bir sistem seçtim. 2 video bir televizyonla 10 dakikalık kaset izlerdik. O zamanlar yoktu ben takımıma izlettim".
Karaman'ı mı hedef aldı?
Öte yandan Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, konuşmasının son bölümünde imalı açıklamalar yaptı. Terim, "Haddini aşan beyanlar vereceğimize çalışmak en doğrusu" ifadeleri akıllarda soru işaretleri bıraktı.
"Önemli olan nerede olduğunuz değil, ne yaptığınız, nasıl düşündüğünüz" diyen Fatih terim, "Yoksa amatör, süper lig veya 2. ligde olsanız da bulunduğunuz yerde dokunuşlarla çevreyi de takımı da değiştirebilirsiniz. Bir yola çıktık. Antrönerlerle ilgili bir çok tasarrufumuz var. Yakın bir gelecekte Türkiye'nin her tarafını gezmek istiyoruz. TFF olarak, 100'e yakın tesis, suni çim ve normal çim olmak yardımı yapmayı düşünüyor. Özellikle gençlik geliştirme merkezlerimizde yani alt yapılarımızda B hatta A bile teknik direktör diploması bile yetmeyebilir. Ondan bile Prolisans diploması isteyebiliriz" dedi.
Antrenör sayısının 20 bine gittiğini kaydeden Terim, "127 kulübümüz var. Gözümüzü oyacağımıza, arkadan dolanacağımıza, dedikodu yapacağımıza, haddini aşan beyanlar vereceğimize futbolu takip edip çalışmak en doğrusu" ifadelerini kullandı.
Çaykur Rizespor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, daha önce "Fatih Hoca benim Galatsaray'ın başına geçmemi veto ettiyse ayıp etmiş. Onu aradım. Gururumu okşayan sözler söyledi" demiş, Hamza Hamzaoğlu'nun sarı-kırmızıların başındaki performansını değerlendirirken de, "Galatasaray Hamza hoca ile iyi yolda gidiyor. Bundan önce gelip orada şampiyon olanlar nara atmasın. Takımdaki iyi oyuncularla 'Ben bunu yaptım' diye kimsenin nara atmasına gerek yok. İyi bir takım elinde olduğunda, taraftar desteği, spor sayfalarında birinci ikinci başlıkta yer ediniyorsan, işini de iyi yapıyorsan ülkedeki Türk teknik adamlarının birçoğunun oralarda başarılı olacağına inanıyorum. Geçmişte şampiyonluk yaşayanlar hikaye anlatmasın. Şans verilince birileri bir şey yapabileceğini ortaya koyuyor. İyi takım, iyi futbolcu, iyi yönetim ve destek, eşittir şampiyonluk" açıklamaları yapmıştı.