Kanırta Kanırta Yendik!
NTV Spor'da %100 Futbol programına katılan Aykut Kocaman önemli açıklamalarda bulundu.
Avrupa'dan teklifler vardı ama kibar bir dille olmayacağını ilettim. Ben dükkanı kapattım.
Teknik Direktörlük sadece benim adıma değil herkes adına çok zor bir iş. Onun için çok fazla değer veriliyor önemseniyor. Her maçı kazanmak zorunluluğuyla maça hazırlanıyor ve başlıyorsunuz. Bu sadece bizim için değil Beşiktaş, Galatasaray ve diğer takımlar için de geçerli.
Görev başındayken çok fazla TV ve gazete takip etmemeye çalıştım. Ama antrenörlüğü bıraktığımdan itibaren biraz daha fazla vakit ayırabiliyorum. Çünkü görev başındayken okuduklarınız gördükleriniz zihin kirliliğine neden olabiliyor. Görev yaparken TV ve gazete takip ettiğiniz zaman bu böyle demiş cevap ver, o şöyle demiş cevap ver gibi bir hissiyat sizi ele alabilir.
Hata yapmayan insan mı olur.? Bizim gibi 3 günde bir maç yapan kişilerin hata yapmaması mümkün değil, çok hata yaptım. Bunları gördükten sonra hatalarımı düzeltmek için çalıştım. Bundan sonra yine takımlar çalıştırabilirim ve yine hatalar yapacağım, bunları düzeltmek için çalışacağım. Hatalarımla yüzleşiyorum.
59 yılından beri olan bu ligin en buhranlı döneminde çalıştım ben. Bu durum kolay değil. Fenerbahçe'nin oyuncu satmak zorunda olduğu bir dönem yaşadım. Sürekli durum değerlendirmesi yapma anlamında bir taraftan oyun içinde nerelerde hata yapıyoruz ve aynı zamanda rakiplerimiz neler yapıyor diye kovalamak kolay iş değildi. Bu durumda da hatalar yapıyorsun. Hataları onarmaya çalışmak daha erdemli olandı ve ben de bu yönde çalıştım.
Bu güne kadar konuşmamamın temel nedenlerinden bir tanesi, çok gurur duyduğum Fenerbahçe'ye zarar vermemek içindi. Radar olayında olduğu gibi ağzımızdan çıkacak kelimelerin bana ve takıma hedef olarak çevirilebilme ihtimali var.
Alex döneminde yaşananları doğru olarak insanlara anlatmadık değil, ben pek anlatmak taraftarı değildim zaten. Yapmam gereken iş yapmak ve bunları insanlara sunmaktı. Sağ duyusuna güvendiğim insanlara güvenerek işimi ortaya koydum anlayan anlar dedim. Ben bileğimin gücüne kadarsa o kadar gideceğim dedim o kadar da gittim.
Son Şampiyonlar Ligi Şampiyon'u Bayern Münih'in özellikle ikinci yarıdan sonra Ribery'yi ve Robben'i takıma çok büyük katkılar yaptı. Türkiye'de bu tarz oyuncular için koşmasa da olur deniyor ama Avrupa'da futbol öyle değil. Ribery, finalde iki kez gelip ceza sahası içinden top çıkartıyor. 12km'den aşağı koşmuyor ikisi de . Sprintleri ve vücut direnci belli bir zaman sonra kaybolmuyor. Ama bunu anlatamıyorsun. Az koşan takımın kazandığı bir maç gösteriyorlar akıllarınca her şeyi çürütüyorlar. Sonra futbolumuz ilerlemiyor. Avrupa ile makas açılıyor. Şampiyonlar Ligi düzeyinde geçen seneden bu yana paslar, hız, topun oyunda kalış süresi hep artmış ama Türkiye'de geçen seneye göre Süper Lig'de azalmış. Bu oyunculara karşı Türkiye bir milli takım kuracak. Avrupa makası açarken yarışmak çok zor oluyor.
Celtic'in Barcelona'yı yendiği maçta Barcelona'nın topla oynama oranı yüzde 89'du. Sana bu örneği gösterirler bütün çalışmalarını ve gerçekleri görmezden gelirler.
Fenerbahçe'nin hocası sadece sahada kalamaz. Ben sadece sahaya bakarım desem de olmaz zaten. Fenerbahçe'nin saha dışında haklı olduğuna inandığım bir olayı vardı. Bu durumda haklılığına inandığım düşüncelerimi açıklamak ve anlatmak durumundaydım. Oyuncularımı toplamak zorundaydım. Saha içi saha dışı bakmak zorundaydım.
Basının çoğu ablukaya almıştı. Bu durum altında üzülmedik, yıkılmadık, demoralize olmadık demek yanlış olur. Ama ben hiç bir zaman inanmadım ve sonra anladımki bu Fenerbahçe başkanı ve Fenerbahçe'ye karşı yapılmış dönemsel bir iş. Benim güvenim başından beri hep tamdı. Kanırta kanırta yendik, Galatasaray'ı, Beşiktaş'ı Trabzonspor'u.
Radar sözüm yanlış anlaşılmış ben kesinlikle öyle bir şey demedim arkadaşlar varsa kayıtı hazırlasın. Art niyetli olarak kendi işlerine çevirmelerini kınıyorum. Trabzonspor'u anlıyabiliyorum. Sonuçta onlar da haklı olduklarını düşündükleri bir dava içindeler. Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu ve avukatının bir kelimeyi çekip almasını ve bunu öne sürmesini anlarım sonuçta bir davaları var. Ama hiç olmayan bir sözü başkanlık yarışında söylenmiş gibi iddia edilmesini anlayamam. Çok yazık.
Fenerbahçe'nin rakiplerini şampiyonluk yolunda heveslendiren en büyük etkenlerden birisi fikstürünün çok sert olmasıydı. 9 tane deplasmanı var ve bunların içinde Galatasaray, Beşiktaş ile Trabzonspor var. Galatasaray köklü bir edğişim yaptı. Başında futbolun en önemli isimlerinden birisi var. Fenerbahçe'nin son dönemdeki puan kayıpları ile Galatasaray'ın yükselişi şampiyonluk yarışını ateşliyor. Bu sonuna kadar böyle gider gibi.
Yabancı olayında bu sayıların nasıl bulunduğunu bilmiyorum. Bulanlar nasıl bulmuş onu da bilmiyorum. 6 Haziran'da toplantı yaptık. 6 Haziran'da toplantı mı yapılır. Lig bitmiş herkes gitmiş ben tesadüfen İstanbul'daydım. Konunun birisi de bu yabancı olayıydı. Ufuk Özerten beydi galiba ve sorumu sordum, Bir taneyken ne oldu? 2,3 4 veya 5 taneyken ne oldu? Türk futbolunda neler değişti? Bunları bize bir sunun ondan sonra bizde görüşlerimize bir bakarız.
Yabancı futbolcuyu sınırsız yaparsak ne olur o da var? Biz Türkler olarak kolay yolu seçeriz. Nerede yabancı oyuncu varsa kalitesine bütçesine göre toplama yapılır. Takımlara yabancı oyuncular doldurulur. Sonra bir çöküntü yaşanır. Bu çöküntünün ardından bir dirilme gelir ama çok geç olur.