Yusuf EROĞLU

FUTBOL!

Yusuf EROĞLU

              Elazığ’daki çağaların çoğu, daha sütten kesilmeden gözünü, zuvağa, yani sokağa, topa dikerler. Bu, hep böyle olmuştur. Elazığ da futbol bir sevdadır. Bir tutkudur. Hayatın vazgeçilmezidir. Bizim zamanımızda futbol oynamak zor zenaat idi. Öyle kafana göre takılıp, mahallede top oynayamazdın. Bunun birçok sebebi vardı. En önemlisi Ana baba faktörüydü. Babalarımız top oynamamızı katiyen istemezlerdi. Hatta günah bile sayılırdı. Top oynamak erçelliğin (yaramazlık) dik alasıydı. Bu yüzden çok sopa yerdik, ama yılmazdık. Aynı taksim direnişçileri gibi.Onlar biber gazını yedikçe gaza geldiler.Bizler de zoppa yedikçe topçu olmaya azmettik vesselam.Tabi ki,babamızın bize top oynamayı yasaklamasının altında ekonomik sebepler vardı.Top oynadığınızda,üstünüz başınız yırtılır,Babanızın borç ile aldığı ayakkabı iki günde mahvolurdu.Diğer bir sebep ise, okulu asmamız, derslerimizi çalışmamamızdı.Hatta top oynadığımızda,"Vula topun peşinde goşacağıza,gıçızı gırıp ders çalışın.Bir adam olun.Biz deyik ki ohuyup adam olasız.Gidin hamal olun o zaman” diye garış verirlerdi.O kadar yasağa ve çok fazla zoppaya rağmen, yinede toptan vazgeçmezdik.Top dediğimize bakmayın.Topu kim görmüş ki?Bizim topumuz,tüfeğimiz,çaputtan yapılmış garip bir nesneydi.Onun peşinde saatlerce koşar, iki taşla kale yapar,12 de haftayım, 24 de biten maç yapardık.İşin ilginç yanı, hepimizde çok iyi topçu olduk.Hepimiz de çok iyi tahsil yaptık.Çoğumuz da idareci olduk.Demek ki bu erçel çağaların gafaları eyi çalişimiş!.

              Bizim yetiştiğimiz yer olan Bölge Mahallesi, alt yapısı sağlam olan, Elazığ futbolunun kaynağı olan bereketli bir yerdi. Çok futbolcu yetiştirdi. Tabi dir ki, Stadın bizim mahallede olması, ayrıca top oynamaya müsait yerlerin fazla olması, bizim yetişmemizde en büyük faktördü. Çoğunuz hatırlayacaksınızdır. Şu anda Üniversitenin bulunduğu yerde At Koşusu sahası vardı. Tam ortasına da biz futbol sahası yapmıştık. Her şeyi düzenledik ama kale direklerimiz yoktu. O zamanki Belediye başkanımız Şükrü Kaçar hocamıza gittik. Kale direği talep ettik. Sağ olsun. Bizleri kırmadı. Bir kaç adet keran verdi. Mehmet Mahmut’un marangoz atölyesinde düzelttik. Yerlerine taktık. Sonra da üzerine, hiç unutmam mavi boya ile ”Yaşasın Şükrü Kaçar” diye yazdık. Hocama, Allah (C.C)uzun ömür versin

         Yazımızı bir anekdot ile noktalayalım. Yıllar geçti. Ömrümüzün nerede ise yarısına yakın zaman geçirdiğimiz, Elazığ’ın eski stadı yıkıldı. Yerine Vilayet binası yapıldı. Allah(C.C) nasip etti. Memleketimize hizmet vakti geldi. Tarım İl Müdürü olarak atandık. Aradan henüz bir hafta geçmişti ki, Vali Lütfullah Bilgin başkanlığında İl Koordinasyon Kurulu toplantısına katıldık..Sıra bize geldiğinde sözlerimize şöyle başladık.”Şu anda bulunduğumuz yerde, Beden Terbiyesi tarafındaki kale direkleri vardı.Yıllarca futbolcu olarak ayak bastığımız bu topraklarda,şimdi memleketimize hizmet etmek üzere görev alan bir bürokrat olarak, duygulandığımızı belirtmek isteriz” diye söze başladık. Nereden nereye. Kimin aklına gelirdi ki, Kolo Yusuf, yıllar sonra top oynadığı sahada, bir bürokrat olarak yer alacak.

          Coşkun KAMAÇ kardeşimizin, yeni sitesinde, bizim de katkımız olsun diye, bir iki şey çiziktirdik. Kendisi Elazığ sporuna yıllarca hizmet etmiş, efendiliği ile tebarüz etmiş, Elazığ ve Elazığspor sevdalısı, sevdiğimiz bir kardeşimizdir.Hayırlı olsun, Allah(c.c) yar ve yardımcısı olsun.

Yazarın Diğer Yazıları