Sıradan bir seyirci veya taraftar olarak bu soruya cevap arayalım. Hep, hey gidi günler hey diyerek eski günlere olan özlemleri dile getiriyoruz. Yeni nesil ise, acaba o zamanlar nasıldı? Diye merak ediyor. Etmez mi? Çocuklarımıza, "Eskiden Televizyonun uzaktan kumandası yoktu” dediğimizde,”Hadi oradan. O kadar da olmaz. Abartıyorsunuz” cevabını alıyoruz. Şimdi bu köşenin okuyucularına, futbol meraklılarına bir soru soralım. Eskiden Futbol topları nasıldı? Bir fikir yürütme şansları yoktur. Zira görmemiş, duymamışlardır. Eskiden toplar ağızlıydı. Dışarıya çıkan bir boğazı vardı. Onu dışarı çıkartır, ağızla ya da pompayla şişirir, sonda meşin kısmın içine sokarlardı. Ondan sonra da yarık yerini meşin iple bağlarlardı. O kısım, futbolcunun kafasına geldiğinde, epeyi bir hasar verirdi. Ne? İnanmıyor musunuz? Ayniyle vaki. Bizim bu meşin toplarımızı tamir eden Tiryaki Spor vardı. Sizler onun eski dükkânını bilmezsiniz. PTT nin arkasında, kasaplar çarşısının, İstasyon caddesi girişindeydi. Sipoblu toplar çıktığında da, yine tamiratı Tiryaki yapardı. Keza kramponlu ayakkabıları da tamir ederdi. Çivili ayakkabıları. Yine eski günlerde statlardaki yedek kulübesine giderken, bir örs ile bir çekiç götürülürdü. Bazılarının hoppala dediğini duyar gibiyiz. İnşaat mı var? Diye düşünüyor olabilirler. Ayakkabısında çivi çıkan futbolcular, kulübeye doğru yanaşır, ayakkabısını atar, orada bulunanlar da Örs’ün üzerine koyarak, ayağa batan çiviyi çekiçle döverlerdi. Sahaları anlatmaya gerek var mı? Bilemiyoruz. Çamur tarlası şeklindeydi. Kramponlarımız üç beş kilo olurdu. Bazen ayağımız çamura batar, çıkarmaya çalıştığımızda, ayakkabı çamurun içinde kalırdı.
Aslında; genel olarak, teknik, taktik fizik, zihniyet açısından futbolda neler değişti? Bununla ilgili şeyler yazacaktık; ama konu başka yerlere gitti. Ne diyelim. Gençlerimizin, bu milattan önceki! Durumları da bilmelerini istedik. Gelecek yazımızda anlatamadığımız konulara girmek ümidi ile sağlıcakla kalınız.