BAKÜ İZLENİMLERİM VE ELEŞTİRİLER!
Mustafa Korhan GÜN
Geçtiğimiz hafta sonu Azerbaycan'ın Başkenti Bakü'de organize edilen Denizbank Şampiyonlar Ligi Final Four'unu, VakıfBank ve Eczacıbaşı VitrA'nın davetlisi olarak yerinde izledim. Her iki kulübümüzde basın kafilesini gerçekten çok iyi ağırladı. Buradan her iki güzide kulübümüze de teşekkür etmek istiyorum. Ancak Bakü'deki “Final Four” organizasyonundan söz etmek gerekirse, inanın bu güne kadar gördüğüm en kötü organizasyonlardan biriydi. 2012 Eurovision Şarkı Yarışması'nın yapıldığı 23.000 kişilik Kristal Salon'un bir köşesini kullanıp ufaltarak yaratmaya çalıştıkları oyun sahası rezaletti. Kullandıkları portatif tribünlerin alçaklığının yanı sıra, arkasının çok derin ve boş gözükmesi hiç hoş değildi. Tepedeki led ışıklar çok göz alıyordu. Işık ve salon derinliği mutlaka oyuncuları da olumsuz etkilemiştir. Salon, kendisine hiç yakışmayan ve çok düzensiz bir protokol tribününe sahipti. Protokol tribünü öyle karışıktı ki, örnek verecek olursak CEV Başkanı bir köşede, TVF başkanı bir köşede, banka genel müdürleri bir köşede, kulüp başkan yöneticileri bir köşede ve sponsorlar bir başka köşedeydiler. Yani anlayacağınız kim nereyi boş bulursa oraya oturdu. Yerini kaybetmemek için de tuvalete bile kalkıp gidemedi ? VIP salonunu görmedim ama basın odası da rezaletti. Bir çay makinesi, kremasız kahve ve basın sayısının üçte biri kadar da bisküvi. Ayrıca saha kenarındaki basın tribününde, medyaya ayrılan alçak masaların önüne gelen reklamlar, neredeyse sahanın yarısını kaplıyordu. Salonda ses sistemi de çok zayıftı. Hatta ilk gün elektrik sıkıntısı yüzünden bir süre geç devreye girebildi. Birde dört maçta da aynı şarkıyı bizlere ezberlettiler... Salonun interneti ise inanılmaz yavaşlığının dışında, sürekli kesilip gelmesinden çalışma imkanı vermedi. Tribünler ise Rabita Bakü maçları dışında bomboştu. Tam organize olunamadığı besbelliydi. Şehirde hiçbir afiş, tanıtım ve davet yazısı göremedim. Belki de benim göremediğim yerlerde, köhne köşelerde, ara sokaklarda vardı da onun için göremedim ? Zaten halkın büyük bir kesimi de organizasyondan bihaberdi. Aslında yazacak çok şey var ama daha uzatıp, sizleri bunaltmayayım.
Bunları neden yazdım biliyor musunuz? Yazım biraz geçikti ve tüm final four yazılarını okudum. Bu konulara hiç değinen yoktu ve şu anda Bakü'de bulunan birkaç arkadaş ile konuştum. Organizasyonu yapanlar çok iyi geçtiğini ve hiç eksiksiz tamamladıklarını düşünüyorlarmış? Onlara eksiklerini hatırlatmak için yazıma belki onlara katkım olur, gerçeklerle uyandırırım düşüncesiyle böyle başladım. Bir de dua etsinler, maç zamanı yağmur yağmadı. Öğrendiğime göre, salonun testi için liglerindeki son maçları burada oynamışlar ve o günde yağmurluymuş. Biliyor musunuz ne olmuş? Çatı öyle bir akmış ki maçları zor tamamlamışlar.
Gelelim maçlara...
İlk gün iki takımımız karşılaştı. Kağıt üstünde favori olan Vakıfbank finale çıkarken, 2. maçta da sürpriz olmadı ve gene favori olan Dinamo Kazan kazandı. Ben çok fazla maçları anlatmayacağım. Zaten voleybolx.com sitemizde yazan Hasan Uğur Epirden, Alev Anakök ve Sancak Alabanda, tek tek maçları değerlendirdi. O yazıları okumanızı tavsiye ederim...
Final gününe gelindiğinde ise sonuçlar her ne kadar hüsran yarattıysa, benim için pek sürpriz olmadı diyebilirim...
Üçüncülük maçında Eczacıbaşı VitrA, Rabita Bakü ile oynadı. İnanın bir önceki paragrafta yazdığım gibi benim için süpriz olmadı. Neden mi? Yine genelleyerek cevap vereceğim. Eczacıbaşı VitrA takımının başında Micelli gibi çok ama çok zayıf bir antrenör ve yerlerine oturmayan transferleri varken sonuç normaldi. Micelli böylesine zor maçlarda tecrübesiz Asuman ile başlayıp sonra oyuna Hanke'yi alarak hata yaptı. Her iki pasörü de kaybetti. Geçtiğimiz yılda aynısını pasörler ve Shaskova'ya da yaparak Özge'yı ve o dünya starını bitirmişti. Usic için bir şey demeye gerek yok. Zaten Eczacıbaşı için sıradan bir oyuncu. Bu maçlarda takımın bir kişi eksik oynamasının sebebi. İki gün boyunca tribünde oturan Çinli ise neden alındım ben der gibi, elinde bir bavul, sürekli salonda dolandı durdu. Yine genel olarak bakarsak Poljak, Gülden ve zaman zaman da Neslihan ile Esra takımda olmasa, vay Eczacıbaşı'nın haline? Zaten “Final Four”u da göremezlerdi ya... Başka söze gerek yok. Eczacıbaşı VitrA'da yeni sezon için biraz mantıkların değişmesi gerek. Tabi her yıl aynı hüsranları yaşamaktan sıkıldılar, yanlışlarını kabul ettilerse...
Final maçına bakacak olursak, Dinamo Kazan, aynı bir dinamo gibi başladığı maçı seviye ve tempoyu düşürmeden bitirdi. Sakatlandıktan sonra eski gücüne dönemeyen Brakoceviç ve artık daha da tecrübelenerek “Winner” oyuncu olmayı başaran Gamova, maçın iki kritik ucunu oluşturuyordu... Vakıfbank bir kişi eksik oynarken, Dinamo Kazan Gamova'nın sayıları ile bir kışı fazla oynadı. Buna Larson ve Del Core'nın hatasız oyunları ve VakıfBank'ın iyi servis atamaması da eklenince, skor 3-0 oldu. Birinci ve üçüncü setlerde rakibi biraz zorladık. Ancak sayı almakta güçlük çektik. Bunda yüksek Rus bloklarının rolü büyüktü..
Sonuç olarak VakıfBank 2. ve Eczacıbaşı VitrA da 4. oldu. Hani derler ya, “Sizler de hiç bir şey beğenmiyorsunuz?” diye? Başarılara ve şampiyonluklara çok alıştık galiba? Yanlışların ve hataların gölgesindeki bu tip sonuçlara artık yadırgamaya başladık?
Ancak gene de eleştiri zincirimizi ve dozumuzu bu paragrafla geride bırakıyor ve takımlarımızı Avrupa'nın en iyi 4 takımından ikisi oldukları için teşekkür ediyor, alkışlıyoruz. Bizlere son senelerde eskiden hayal edemeyeceğimiz heyecanlar yaşattıkları için kutluyoruz. Ama eleştirilerimiz bitmeyecek. Bakalım bu yazdıklarımız lig finallerinde takımlarımızı nasıl etkileyecek ve ne gibi farklılıklar olacak?
Yazımın son paragrafını Halkbank'a ayırmak istiyorum. İnanılmaz zor geçecek bir organizasyona ev sahipliği yapacaklar ve Türk voleyboluna bir ilk yaşatacaklar. Onlara öncelikle kolaylıklar ve başarılar diyorum. Maçlara bakacak olursak, 4 takım da birbirini yenebilecek güçte. Ankara'daki maçlarda favori vermek zor. Ama gönül, takımımız Halkbank'ın geçen yıl bizlere yaşattığı kupa sevincini bu yıl da Denizbank Şampiyonlar Ligi'nde bizlere yaşatmasını istiyor...
Haydi Halkbank, sevindir, coştur hepimizi?