Türk futbolu, olarak bu aralar sıkıntılı günler yaşamaktayız. Beşiktaş 1, Fenerbahçe 2 yıl Avrupa kupaları dışına itildi. Bu karardan CAS’ın vazgeçmesi artık imkânsız. Türkiye Futbol federasyonun beceriksizliği ve yanlışlığı kulüplerimize ceza getirdi. Futbolun en büyük otoritesine güvenim sarsıldı. Türkiye’ye bu ceza geleceği baştan belliydi; ama maalesef federasyon başkanı ve ekibi bu işi için kılını kıpırdatmadılar. Kulüplerimizi doğru yönlendirip bu işi çözemediler. Şimdi top tekrar bize döndü. Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin ceza almasında Türkiye Futbol federasyonunun yanlışlıkları, Türk futbolunun Avrupa’dan men edilmesini hızlandırdı.
Türkiye Futbol federasyonun yabancı oyuncu sınırlamasındaki yanlışlığına peki ne demeli? Türk futboluna vurulmuş en büyük darbelerden birini daha federasyon gerçekleştirmiş oldu. Yabancı sınırlaması uygulanış şekli bu olmamalıydı; çünkü ülkemizde her takım aynı ekonomik şartlara sahip değil bu nedenle yabancı sınırlaması İngiltere Premier ligdeki gibi ülkesinin milli formasını son iki yılda %75’inde forma giyme şartıyla o ülkeye transfer olabiliyor. Böylece ülkeye hem kaliteli yabancı geliyor hem de kulüpler yabancı milli oyuncular sayesinde kasalarını doldurabiliyor. Bence yabancı sınırlamasının en güzel uygulanış şeklidir. Ülkemize bu sezon gelen kaliteli ve milli bir yabancı söyleyebilir misiniz? Söylemezsiniz; çünkü bizim ülkemize gelen yabancılar fosilleşmiş, takımlarına hiçbir katkısı olmayan 30 yaş üstü yabancılar. Yabancı oyuncu sınırlamasında da Türkiye futbol federasyonun yanlışlığını görmekteyiz.
Ne zaman yabancı hayranlığı bitecek bizde merak ediyorum. Türkiye Futbol federasyonu, kendi öz değerlerine sahip çıkmadığını Roberto Carlos’a verdiği değerle gösterdi. Roberto Carlos, geçmişte Real Madrid’te ve Brezilya milli takımında oynamış olabilir, Dünya’nın en iyi sol beki de olabilir; ama bu geçmişi onun Türkiye’de diplomasız teknik direktörlük yapmasına izin vermez. Milli takımımızın formalarını giymiş Tugay Kerimoğlu, Arif Erdem, Suat Kaya ve adını sayamadığım diğer teknik direktörlerimiz bu ülkede Pro-Lisans’a katılamıyorlar. Neden mi? Çünkü bu teknik direktörlerimiz, Real Madrid ve Brezilya milli takımında oynamadıkları için, Dünya’nın en iyi sol beki olmadıkları için! Oysa bu teknik direktörlerimiz, Milli takımımızın, Dünya üçüncüsü olduğu kadroda yer alan bu ülkenin çocukları, değerleri ve yanlışlıkların kurbanı! İşte Türkiye Futbol federasyonu değerlerine böyle sahip çıkıyor!
Milli takımımızda Abdullah Avcı’nın görevi bırakmasının ardından göreve tekrar gelen Fatih Terim ve ekibi; Milli takım, ülke futbolu ve Futbol federasyonu için doğru bir hamle olarak görüyorum. 2014’te Brezilya’da düzenlenecek olan Dünya kupasına katılmak, ülke futbolunu uluslararası arenada tekrar ön plana çıkmasını sağlayacak. Fatih Terim, ekibine dâhil ettiği Hamza Hamzaoğlu ve kaleci antrenörü Alper Boğuşlu, Milli takımımız için ellerinden geleni yapacaklarına ve Milli takımımız, 2014 Dünya kupasına katılarak ülkemize futbol adına mutluluk getireceklerine inanıyorum.
Türkiye Futbol federasyonun yapmış olduğu yanlışlıklar, Milli takım teknik direktör seçimindeki doğruluğunu götürüyor. Bu kuraldır üç yanlış bir doğruyu götürür!
