Coşkun KAMAÇ

MÜCADELENİN GÜCÜ...

Coşkun KAMAÇ

Sezona iddialı bir takım kurarak iyi başlayan ve Boluspor beraberliğinden sonra aldığı peşpeşe galibiyetlerle zirveye oturan Giresunspor, “lider” edasıyla çıktığı Elazığspor karşılaşmasının daha ilk dakikalarında oyunu bordo beyazlı takımımızın yarı alanına yığarak, ağırlığını hissettirmeye başladı.

Rakibinin gücünü bilen ve buna göre hareket eden Elazığspor ise, oyunu kendi alanında kabullenmesinin yanısıra, mücadele gücünü ortaya koyarak evsahibi takımın ataklarını kalesinde tehlike oluşturmadan savuşturmasını bildi.

Ancak Karadeniz bölgesinin yağışlı iklimiyle birlikte ağırlaşan ve zaten iyi bir zemine sahip olmayan Giresun Atatürk stadyumunda ayağa pas yapmak bir hayli zorlaşırken, rakibin baskısıyla çıkmakta zorlanan bordo beyazlı ekibimiz, buna rağmen ilk yarıda Sarpong’la 2 net gol pozisyonundan da yararlanamadı.

Baskı yerken çok dikkatli ve cansiperane bir şekilde kalesini savunan bordo beyazlı oyuncular, çıkarken kaptırdıkları toplarla rakibinin iştahını kabartırken, ne yazık ki haftalardır süregelen bu top kaptırma alışkanlığından bir türlü kurtulamadılar.

Böyle olunca da maç boyunca bol bol faul yapan oyuncuları izlemek zorunda kaldık.

Faul demişken?..

Maçın hakemi Arda Kardeşler herhalde hayatında böylesine bol faullü bir maç yönetmemiştir.

Topun oyunda kalma süresi bir hayli azdır muhtemelen…

Merak ettim, maç sonunda istatistiklere baktım.

Karşılaşma 46 kez faul gerekçesiyle durmuş. Bu fauller her iki takım için de eşit, yani 23’er kez her iki takımın oyuncuları faul yapmışlar.

Bu faullerin fazla olmasında yukarıda da bahsettiğimiz gibi, sahanın ağırlaşması ve mücadele gücünün üst seviyede olmasının önemli faktörü var.

Bir de hakem Arda Kardeşler’in evsahibi takıma şirin görünmek için çaldığı faulle alakası olmayan birçok düdüğü var.

İkinci yarıda Elazığspor savunmayı daha önde oynatmaya çalışırken, bu kez kontrataklarla savunmamızın arkasına sarkan Dialiba’nın tıpkı ilk yarıda Elazığsporlu Sarpong’un pozisyonlarına benzer kaçırdığı 2 net gol pozisyonu ve bir de oyuna sonradan giren Recep Aydın’ın pozisyonu vardı ki; bizlere derin bir “oh” çektirdi.

İkinci yarıda sahada pek görünmeyen Sarpong’un yerine, son 15-20 dakikada Berk oyuna dâhil edilse, diri olan bu oyuncuyla ofansif gücümüzü daha arttırabilir, son çeyrekte oyuna giren santrfor Ahmet Aras’a yüksek toplar kazandırabilirdik.

Ancak, 76.dakikadaki Tatos-Kadir değişikliği savunmaya yönelik bir hamle, aynı dakikadaki Merthan-Ahmet Aras değişikliği de Ahmet’in özelliğinden dolayı, topu mümkün olduğunca rakip yarı alanında tutma ve “kazanamıyorsan; kaybetme” düşüncesiydi.

Giresunspor’la başlayan ve ardından Çaykur Rizespor, Ümraniyespor, Samsunspor ve Gazişehir Gaziantep gibi lige şampiyonluk hedefiyle başlayan takımlarla oynanacak zorlu maçları en az kayıpla atlatmak; elbette ki Elazığspor’un da şampiyonluk hedefine ulaşmasına önemli katkı sağlayacak.

Bu nedenle maçtan önce, 3 puan değerindeki 1 puanı hanemize yazdırsalar; memnuniyetle kabul edeceğimiz bu beraberliği küçümsemememiz gerekir.

Liderliğe yükselmiş ve hava yakalamış Giresunspor deplasmanda Sarpong’la yakalanan 2 net gol pozisyonunda Hollandalı oyuncu daha becerikli olup bunları çerçeveye gönderebilse; Elazığspor çok rahatlıkla 3 puanla da dönebilirdi…

Saha zemininin pas yapmaya ve ayağa oynamaya elverişli olmadığı bir sahada her iki takımın ortaya koyduğu futbol göze hoş gelmediği gibi, faul gerekçeleriyle sık sık duran oyundan kimsenin zevk aldığını zannetmiyorum.

Ancak diğer maçlarına oranla daha dirençli bir takımla oynayan Elazığspor’u; tüm olumsuzluklara rağmen, sahadaki mücadelesinin gücüyle kazandığı altın değerindeki 1 puan ve rakibine ilk iç saha puan kaybı yaşattığı için kutluyorum.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları