Önceki Adana Demirspor maçlarından farklıydı bu defaki…
Demirspor’un geçen sezon Adana’daki play-off rövanş maçında taraftarının dostluğu bir kenara itip, kazanmak için her yola başvurduğu karşılaşma sonunda, Elazığ ve Adana Demirspor taraftarları arasında gerginlik yaşanmış ve uzun yıllar devam eden dostluk sona ermişti.
İşte oradan kalan belirtiler olsa gerek; Elazığspor-Demirspor maçı her zamankinin aksine gergin başladı ve öyle de sona erdi.
Kehinde, Mehmet, Tom ve Çağrı gibi takımın değişmez oyuncularının kart sınırında olması; Elazığspor’un oyun tarzını önemli ölçüde etkiledi.
Daha maçın 17.saniyesinde Tom’un sağdan götürdüğü topu kötü bir vuruşla avuta göndermesi iyi bir başlangıç olsa da, Göztepe maçındaki gibi erken gol bulma bu kez yardımlaşmayla değil, bireysel yeteneklerle sağlanmaya çalışıldı.
Yardımlaşma yerine kaleyi gördükleri anda şutla gol arayan Elazığsporlu oyuncular, ilk yarıdaki yoklamalardan ne yazık ki gol çıkartamadılar?
Bu yarıda Elazığspor kalesine gelemeyen Adana Demirsporlu oyuncular, 12.dakikada kazandıkları frikik’in ardından kale alanında kaçırdıkları mutlak golün dışında etkisizlerdi koca 45 dakikada ama, kazandıkları kornerde Çağrı-Çağlar anlaşmazlığıyla Tiago’ya öne geçmesini bildiler.
22.ve 35.dakikalarda benzer iki faul yapan Tiago’nun oyundan atıldığı dakikada faule maruz kalan Mehmet’in yerde yatarken, kendisine faul yapan oyuncunun atıldığını gördüğünde sevincinden olsa gerek; “yeniden dirilişi” pek inandırıcı gelmese de, arkadaşları Onur, Ozan ve Hakan’ın teskinleriyle yerde yatmaya ve rolünü yapmaya devam etti, muhtemel bir kart görmekten ve cezalı duruma düşmekten arkadaşları sayesinde kurtuldu.
Maçların ilk yarılarını futbolcular; ikinci yarılarını hocalar alır.
Tercih ettiğiniz bir kadroyu sahaya sürersiniz, ilk yarıdaki performanslarıyla değerlendirme yaparsınız.
İşler iyi giderse ne ala, gitmezse devre arasında müdahale eder, taktiksel veya tercihsel anlayışınızla hamle yaparsınız, 2.yarıdaki kadroya çok daha müdahil olursunuz.
35.dakikada 10 kişi kalan rakip karşısında kalan 10 dakikayı aynı oyuncularla devam ettirmek doğruydu.
Çünkü bu dakikalarda oyundan alınacak bir oyuncuyu kaybetmek riski varken, onu kazanmak için biraz daha beklemek; doğru olurdu.
Kibar bir oyuncu olan Cajic, Bandırma’nın sahasına, havasına ve iklim şartlarına alışık olmadığından o maçta çok etkisizdi.
Adana Demirspor maçında istediği şartlar oluşsa da, yine takımın en “etkisiz” elemanıydı oynadığı sürede…
Bu nedenle 2.yarıda yerini Diarra’ya bırakması Bayram Bektaş’ın “doğru” bir tercihiydi.
Nitekim oyuna giren “tecrübeli” Diarra’nın, 67.dakikada Youssef’le kazandığımız golde, 72.dakikada penaltı kazandığımız pozisyonun başlangıcında ve 77.dakikada da Traore’nin kapanış golünden önceki pasında, skora etki eden katkısını alkışlamamız gerek…
Elazığspor’da sergilediği performansıyla birçok süper lig takımının takibinde olan Traore’nin gerek attığı goller, gerekse de sergilediği performansla “galibiyetin baş mimarı” olduğunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz.
Özellikle yenik duruma düştüğümüz dakikalarda kalabalık rakip savunmayı geçmekte zorlanırken, ceza alanı yayı üzerinden aşırtma bir vuruşla golü kazandırması; “bir gol ancak bu kadar güzel atılabilirdi” dedirtecek cinstendi.
Aynı yerden bu kez farklı bir vuruş tekniğiyle attığı 4.gole ise herkes gibi, her kaleci de şapka çıkartırdı.
Maçın hakemi Onur Karabaş; verdiği veya vermediği kararlarla her iki tarafın da tepkisini aldı.
Kararlarının çoğunda birinci yardımcısı Mehmet Yıldırım devreye girerken, tutarsız bazı kararlarıyla da tribünlerden de tepki aldı.
Elazığspor’un Göztepe ve Bandırmaspor maçlarında aldığı galibiyet sonrasında bunu alışkanlık haline dönüştürebilmesi için kazanarak yoluna devam etmesi gerekiyordu.
Tribünlerin desteği, inananların dualarıyla, başlangıcı; mükemmel oyuna rağmen bir türlü kazanılamayan Eskişehirspor maçıyla start verilen “kazanma alışkanlığı”, Göztepe, Bandırmaspor ve Adana Demirspor maçlarıyla devam etti.
Son 4 karşılaşmada elde edilen 10 puan; umutsuzluğa kapılan ve korkulu rüya görmekten endişe duyanları mutlu ederken, tehlike bölgesinden uzaklaşmamıza ve rahat bir nefes almamıza fazlasıyla yetti.