KDÇ.Karabükspor maçında oyunsal anlamda olmasa da mücadele anlamında tam not aldığını belirttiğim Elazığspor, deplasmanda çıktığı üçüncü maçında, süper ligin güçlü ekiplerinden Kayserispor karşısında özellikle ilk yarıda hem oyun anlamında, hem de fiziki anlamda rakibinden çok üstün bir görüntü çizdi.
Maçın başlamasıyla birlikte şiddetini artırarak yağan yağmur; bize geçen sezon evimizde 4-0 mağlup olduğumuz bir başka Kayserispor maçını hatırlattı.
O gün aşırı derecede yağan yağmura rağmen su tutmayan Elazığ Atatürk stadyumunun zemininin aksine, Kayseri Kadir Has stadyumu zemini suyu üzerinde tutarken, topun da hareketine çok fazla müsaade etmedi.
Ancak her antrenmanı yaklaşık iki buçuk saat süren Sollied’in öğrencileri, ağır zeminde hem topu istedikleri gibi yönlendirdiler, hem de fiziki anlamda ayakta kalarak rakibinden çok daha üstün durumda olduklarını gösterdiler.
İlk yarıda Kayserispor’un 39. dakikada ancak Elazığspor kalesine gelip kaleyi yokladığını belirtirsek; bu yarıda Gakgoşların hakkını da teslim etmiş oluruz.
Son yapılan transferlerden yalnızca Moore’yi Kayseri’ye götüren, onu da maç seyretmek üzere tribüne göndererek 18 kişilik kadroya almayan Norveçli teknik adam, ayrıca takımdan ayrılmak için başkanla görüşen sorunlu Bilica ile, kaleci İvesa ve Adem gibi bu takımın önemli üç ismini de yanında oturtarak, “ kimse vazgeçilmez değildir” mesajını verdi.
Durum böyle olunca ilk defa tek yabancılı (Sane) 11’le oyuna başlayan Elazığspor, daha ilk maçında kumaşının kalitesini ortaya koyan Deniz Yılmaz’ın 16.dakikadaki mükemmel vuruşuyla öne geçerken, ne istediğini de sahaya yansıtmış oldu.
Sonrasında genç Alper’in füze gibi şutunun gol olmasını kaleci Ertuğrul tarafından önlenmesine üzülürken, 25.dakikada sağdan gelen ortayı göğsünde yumuşatıp kalecinin burnunun dibinden filelere gönderen Görkem’le skoru sağlamlaştırmasını bildik.
Büyük bir şok yaşayan Kayserisporlu oyuncular gibi taraftarları da buna ortak olunca, 34. dakikada bu kez Özgür’ün elini kolunu sallayarak attığı golle skor bir anda 3-0’a geldi.
Bobo ve Nobre gibi iki önemli gol silahını sakatlığından dolayı oynatamayan Kayserispor, ikinci yarıda kanat organizasyonları yerine cepheden kaleye yönelince, Elazığspor’un da işini kolaylaştırmış oldu.
Çünkü yan toplarda zaaf yaşayan kaleci Zülküf; cepheden gelen topları çabukluğu ve önsezisiyle rahatça önlerken, arkadaşlarına da bu anlamda güven verdi.
67. dakikada Elazığspor ceza alanında savunmanın önleyemediği topta Jaja golü atmakta zorlanmazken, Elazığspor, rakibin yüklendiği anlarda yakaladığı ani ataklarla farkı daha da artıracakken, Serdar Gürler’in bencilliği yüzünden bunu gerçekleştiremedi.
Oysa adaşı Serdar Özkan; Elazığspor’un attığı ilk golde önü açıkken ve şut mesafesindeyken bunu yapmak yerine Deniz Yılmaz’ı topla buluşturarak “yardımlaşma” örneği gösterirken, Serdar Gürler, kaleci Ertuğrul’la karşı karşıya kaldığı pozisyonda, hemen arkasından gelen Köksal’ı görmezden gelerek 4.gole “es” geçmiş oldu.
Takımda sorunlu olan, yüzü gülmeyen oyuncularla birer birer yolları ayırmaya devam eden Elazığspor, bünyesine uygun yabancı transferlerini de gerçekleştiremeyince, son iki sezonda bu tür sıkıntıları fazlasıyla yaşadı.
Onlarca yabancı transferinden geriye Ivesa, Bilica ve geçen sezonun devre arasında takıma katılan Sane’nin kaldığı Elazığspor’da, yeni yabancılar uyum ve adaptasyon sorunu yaşamazlarsa şayet fayda sağlayabilirler. Aksi takdirde yeni bir hayal kırıklığı daha yaşanabilir pekâlâ…
Teknik direktör Sollied’in Kayserispor maçından sonra milli maç arasına rağmen Pazartesi günü yenileme antrenmanıyla başlayan yoğun çalışma programını Cuma gününe kadar devam ettirecek olması; iş disiplinine ne kadar önem verdiğinin göstergesi…
Yüklemeyi yaptıktan sonra futbolcularına 4 gün izin verecek olan Norveçli hoca’nın izin dönüşünde hazır bir takım hayal etmesi de doğal olarak kendisinin de, camianın da elbette ki büyük beklentisi…