Hatırlayın, Malatya’daki maçta da Y.Malatyaspor taraftarı tribünleri doldurarak büyük bir hırs ve istekle takımını desteklemişti.
Sonuçta sahada baskı gören oyuncuları bunu kaldıramayınca taraftarı olmayan deplasman takımı V.Elazığspor rakibini mağlup etmişti.
Aynı filmi bu kez Elazığ’da gördük.
Haftalar öncesinden Y.Malatyaspor maçını iple çeken Elazığspor taraftarları da oyuncularından Y.Malatyaspor’u yenmelerini arzularken, hazırladıkları koreografilerle de tribünde yer alıp takımlarına destek verdiler.
Adeta boş tribünlere oynayan V.Elazığspor’lu oyuncuların Malatyaspor’la yaşanan ezeli rekabetin baskısıyla çıktıkları maçta sahada acemice işler yapmaları; baskıyı kaldıramadıklarının en bariz örneğiydi.
Aşırı gerilen ve bunu sahaya fazlasıyla yansıtan bordo beyazlı oyuncuların aksine, Y.Malatyaspor’lu oyuncuların rahatlığı ve maça konsantrasyonu; rahat bir galibiyeti getirdi Elazığ’da…
Kart cezalısı Mehmet Yiğit, Tom ve Onur’dan yoksun çıkılan maçta taraftarının coşkulu desteğine rağmen rakip kaleye inmekte zorlanan Elazığspor’un; ilk tehlikeli atağını ikinci yarının ortalarında önce Segbefia, daha sonraki dakikalarda da Kenan’ın kaleye gönderdiği şut olduğunu söylersek, maçta ne denli zorlandığını da özetlemiş oluruz aslında…
Çünkü çakılı oynayan ve ileri çıkmayan Y.Malatyaspor savunması, cılız gelişen Elazığspor ataklarını daha olgunlaşmadan kolaylıkla savuştururken, hücumda da MBA ve Azubuıke’yle etkili oldu ve golleri buldu.
30. dakikada yine alışık olduğumuz karambol golüyle kalesinde golü gören Elazığspor, 2.yarının hemen başında da MBA’nın elini kolunu sallayarak geldiği ceza alanı yayı üzerinden attığı golle adeta şok yaşadı.
66. dakikada yine MBA’nın driplinglerle geldiği ceza alanında göstere göstere golünü atarken, stoperlerin evde olmayışları saha disiplininden uzak bir Elazığspor görüntüsü sergiledi.
Yediğimiz 2. golde savunmanın sağında görev yapan Çağrı’nın yerini terk edip daha içeride oynamasıyla boşalttığı bölgeden gelen topun gol olması ne kadar üzüntü verdiyse, Binya ve Murat Kalkan’ın müdahalede güçlerinin olmayışları da yadırganacak cinstendi.
Hele ki 3. golde bu kez stopere çekilen Çağrı ve Binya ikilisinin hamlede geç kalışları yine MBA’ya yine kolay bir gol attırırken, saha içerisinde sürekli taşları yerinden oynatan Coşkun Demirbakan, en az bu futbolcular kadar suçluluk hissetmelidir.
İlk yarıdaki Y.Malatyaspor maçı sonrasında istifa ettiğini açıklayan ve daha sonra bundan vazgeçen başkan Selçuk Öztürk’ü bu kez istifaya davet eden tribünler olurken, zaman zaman tribünlerde yaşananlar da Elazığspor’un içinde bulunduğu sıkıntılı durumu gösteren fotoğraflardı aslında…
2 dönem transfer yasağı alan ve mecburen bu futbolcularla yola devam edecek olan Elazığspor’da kaleci Serdar’a ve bazı futbolculara yapılan protestolar da olmamalıydı bu sıkıntıların yanında…
*** *** ***
Kaleci “Panter Cahit”
Bir ay önce eczaneden ilaç alırken görmüş, elini öpmüştüm.
Eşiyle birlikte geldiği eczanede hatırını sorduğumda, “hastayım Coşkun bey” derken, peşinden sözü hemen kurulduğu ilk yıllarda kalesini başarıyla koruduğu ve yıllarca kaptanlığını yaptığı Elazığspor’a getirdi.
“Nasıl, Elazığspor’un durumu nasıl?” derken gözleri dolu dolu benden alacağı cevabı merakla bekler haldeydi.
Oturdum yanına, anlattım o sevgisini bizlere aşıladığı ve vazgeçilmezimiz olan Elazığspor’un son halini…
“Sizlerin bıraktığı Elazığspor yok artık Cahit abi” dedim. “Parasız-pulsuz oynadığınız ve şerefle formalarını ıslattığınız Elazığspor, şimdi ekonomik sıkıntılar içerisinde” dediğimde sustu, yutkundu “vah.. vah” diyerek boynuma sarıldı, elini öptüm, ayrıldı eczaneden.
Zaman zaman görüşürdük.
Bilemedim bu son görüşmemiz olacağını?
Aramızdan ayrıldı Cahit abi… Nam-ı diğer “Panter Cahit”.
Çocukken, eski şehir stadyumunun sert toprak zemininde yaptığı plonjonlar, köşeden köşeye korkusuzca atlamasıyla almıştı bu unvanı…
Son plonjonunu yine toprağa…
Kara toprağa yaptı bu kez sessiz-sedasız.
Nur içinde yat Cahit Eren abi…
Mekânın Cennet olsun!