Elazığspor tarihinin en dengesiz ve kibirli teknik adamıyla nihayet yollarını ayırdı… Takımın başarısından çok kendi egolarını tatmin için bu işi yapan birinin davranışlarını sergileyerek adeta camiayı futboldan soğutan Ümit Özat; yetersizliğinin ve beceriksizliğinin faturasını, “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” misali kendine sınırsız saçmalama özgürlüğü veren yönetime gönderme yaparak faturayı seyirci ve medyaya kesti… Ve acizliğini net olarak ortaya çıkaran bir finalle takımdan ayrıldı.
Futbol tarihinde bu kadar hata yapma imtiyazına sahip ikinci bir örnek yoktur… Bir hocaya bu kadar sorumsuzca davranma yetkisi veren yönetimin bu yaşananlara sessiz kalması da asıl ilginç olan önemli bir anlaşılmaz durumdur…
Bir hoca yeterli olabilir, yetersiz olabilir… Bunu değerlendirecek olan yönetimdir eğer yönetim bu olan biteni seyirci gibi izliyorsa nedenleri hakkında yeterli açıklamaları yapmıyorsa, müdahale etmiyorsa tüm kabahati hocaya yüklemekte haksız bir bakış açısı olur.
Ümit Özat; giderken yetersizliğinin verdiği ruh haliyle saygısızca feveran ediyorsa, basitleşiyorsa bu onun iyi bir hoca olmadığı gibi kendine vermek istediği delikanlı imajından da yoksun olduğunu göstermektedir… Seyirciye, medyaya yüklenirken, asıl sorunun yönetimsel olduğunu satır aralarına gizliyorsa bu bir Delikanlıya yakışan tavır değildir sadece hedef saptırmadır ve insanca da değildir.
Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar dengesiz bir hocaya bu kadar sahip çıkan ve sonunda isyan ettirilen bir seyirciye yaptığı terbiyesizlik de affedilir gibi değildir.. Buna rağmen seyircilerinde bu tür durumlarda protestolarını küfürsüz yollarla ifade etmeleri gerekir… Küfür etmekte doğru bir davranış değildir bunu da söylemek gerekir.
Diğer önemli olan bir durumda medya mensuplarının maruz kaldığı tavırdır… Eğer, medya baronları, medya örgütleri bu çirkin saldırılara cevap vermezse emekçilerine sahip çıkmazsa bu durumlar geçmişte olduğu gibi yine yaşanır ve yapanın da yanına kar kalır.
Ümit Özat, bir kere daha medyaya ayna tutmuştur… Tarafım diye doğruları dile getirmeyen yanlışlara taraf olan, güçlünün yanında yer alarak doğruları dillendiren medya mensuplarını değersizleştiren yine bu medyanın içinde olan insanlarıdır… Kısaca “Ağacı kesen baltanın sapı da ağaçtandır”.
