TÜM YAZILARI SON GÜNCELLEME: 06 Mart 2017 00:00
Giresunspor maçıyla bir hayli gerilen camia için hayati önem taşıyordu Göztepe maçı…
Bayram Bektaş sorgulandı, adeta gitti-geldi, yönetim sorgulandı, futbolcular sorgulandı.
“Düşecek miyiz” endişesi ve karamsar tablo sergilense de 1-2 gün; ardından silkelenen camia yeniden ayağa kalktı ve “ölmek var düşmek yok” sloganıyla kenetlendi, birlik oldu.
Önce yönetim Bayram hocayla bir araya geldi, yapılan hatalar masaya yatırıldı ve güven tazelendi.
Ardından Elazığspor'umuzun eski teknik direktörleri Mustafa Aksu, Şeref Tutaş ve Alaattin Tutaş'la birlikte Bayram hocayı, teknik kadroyu ve futbolcuları ziyaret edip, zorlu Göztepe maçı öncesinde moral verdik, destek olduk.
“Sıradaki hedef Elazığspor” derken Göztepeliler; damarımıza bastılar, tepemizin tasını attırdılar.
Taraftar kenetlendi bu kez…
Göztepe maçından bir gün önce tesislere konvoy düzenlendi, geçmiş unutuldu, Bayram hoca ve futbolcuları bağırlarına bastı koca kent…
Belediye başkanı Mücahit Yanılmaz yalnız bırakmadı futbolcuları-teknik heyeti, yönetim bırakmadı, taraftar bırakmadı…
Sahiplenildi Elazığspor…
Maç günü saatler öncesinden stadyuma koştu taraftar…
Kapılar kapalı olsa da yürekler açıktı, umutlar açıktı.
Hıncahınç dolmasa da, inanmış, coşkulu, takımının kazanacağından emin bir duruş sergiledi 12. adam…
Hatalarından arınmış bir şekilde sahaya çıktı Elazığspor.
Bir-iki rötuşla taşlar doğru bir şekilde yerleştirilmişti.
Kalede bizlere ve futbolculara güven veren genç kaleci Çağlar'ı görünce rahatlamıştık.
Haftalardır adeta “tek kollu boksör” diye tanımladığımız Elazığspor'da, nihayet sol tarafımız da artık işleyecekti Yossef'le…
Forvet arkası özelliğiyle transfer edilen ancak bir türlü yerinde oynatılmayan Cajic'i de görecektik artık yeni yerinde…
Bir haftalık aradan sonra emektar kaptan Onur da yerini almıştı savunmanın solunda…
Yani herkes yerli yerinde, her futbolcu orijinal yerinde oynadı Göztepe karşısında.
Büyük bir iştahla sarıldık maça…
5. dakikada içimizden biri Mehmet'in eskortluğuyla ışık tuttuk genç Halil'in golüne…
Tribünler coştu bu golle…
Takmadık, bozulmadık, yıkılmadık!..
Traore çıktı sahneye…
Füzeyle sarstı önce Göztepe kalesini…
Sonra Youssef çıktı sahneye…
Panayıra döndürdü attığı golle tribünleri…
Sonra bizim karayılan aldı sahneyi…
Yossef'in ortasında ayağıyla değil, kafasıyla penaltı attı sanki Kehinde…
Kim tutardı artık Elazığspor'u?
Damarımıza basılmıştı dedik ya bir kere.
Durmak yoktu!
Yapılmayanı yapmıştık bu kez?
Takımın görünmez kahramanı Çağrı'nın golüyle soyunma odasına 4-1'lik skorla giderken, aslında maçı da kopartıp almıştık ilk yarıda.
İkinci yarı aynı tempoda olmasa da “Atı alan Üsküdar'ı geçti” misali, 3 puanı hanemize yazdırmıştık; inançla, hırsla, dokunuşla…
Sen miydin o golü atan Murat Akın?.
Ümraniye, Giresun ve bu maçta yediğimiz tipik ceza alanı önü golü olarak bizi kahretse de, Tom'la karşılık verdik, skoru perçinledik.
Haftalardır üzüldük, kırıldık, sıkıntılar yaşadık.
Bir misyon üstlendik, yanlışlardan döndük ve camia olarak gereğini yerine getirdik!